1 Ekim 2015 Perşembe

Bir Gecede Cahil Kaldık Yalanları

   Bir Gecede Cahil Kaldık Yalanları

 1928 Yılında Atatürk tarafından yapılan Yeni Türk Harfleri'nin kabulü ve 1932 yılında gerçekleştirilen Dil Devrimi günümüzde hala tartışma konusu olabilmektedir. Tartışma konusu yapan kesim ise tarihi olayları yaşandığı devrin siyasal, sosyal, toplumsal ve ekonomik şartlarına göre değerlendirme yapmayan bir zihniyettir. Ayrıca Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olan insanların en sık sarıldığı yalanlar ve iftiralar bu devrimler üzerinden yapılmaktadır. Mesela,Bir gecede bütün alimler cahil kaldı” ve “Dedemizin mezar taşını okuyamaz hale geldik söylemleri çok sık dillendirilmeye başlandı.
Şimdi buraya dikkat...!
    Osmanlı’nın son yıllarında 32 yıl tahtta kalan başarılı padişahlarından Sultan II. Abdülhamit’in sözleriyle başlayalım. “Halkımızın okuma yazma bilmemesinde şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü bizim yazımızın sırlarına alışmak kolay değildir. Latin alfabesini almakla belki, halkımızın işini kolaylaştırabiliriz.”         (Kaynak; Prenses et Souvenirs de l’ex Sultan Abdülhamit sy. 65)
     Osmanlı’nın son döneminde vatandaşların okuma oranı 2,5 civarında idi ve alfabenin zorluğundan dolayı ve bizim dilimizin Arap alfabesine uymamasından dolayı insanlar kolaylıkla okuma yazma öğrenemiyorlardı. Alfabenin Türkçe diliyle uyumsuz olmasından dolayı bazı kelimeler doğru şekilde ifade edilememekte ve Türkçe’de yer alan sesli harfler Arapça harflerle ifade edilememektedir. Atatürk dilimizde ve alfabemizdeki bu sorunları görüp sırasıyla da müdahale etmiştir. Harf devrimiyle vatandaşların okuma yazma oranını artırmak isteyen Atatürk, dil devrimi ile de dilimizdeki yabancı harfleri temizleyerek kendi milli dilimizi koruma altına almıştır.
     Atatürk düşmanı ve inkılaplara karşı olan kesimlerin iddialarına cevabı bir de Atatürk’ün hayatı ve inkılapları konusunda bir uzman tarihçi yazar olan Sinan Meydan Cumhuriyet Tarihi Yalanları kitabından verelim:
   

 “Harf Devriminden dolayı Türk Gençleri 80 yıl sonra bugün Atatürk’ün Nutuk’unu bile okuyamaz oldu” diyerek Yazı ve Dil Devrimine saldıran Cumhuriyet Tarihi yalancılarına, “dikensiz gül bahçesi diye anlattığınız Osmanlı eğer biraz Türkçe’ye sahip çıksaydı, Türkçe yamalı bohça haline getirilmeseydi, Atatürk de Dil ve Yazı Devrimine gerek duymaz böylece 80 yıl önce ve 180 yıl önce de yazılan metinler bugünkü nesiller tarafından kolayca okunabilirdi. Örneğin, İngiltere’de 400 yıl önce yazılan Shakespeare’in eserlerini bugün İngiliz gençleri okuyup anlıyorsa bunun nedeni İngiliz İmparatorluğu’nun her dönemde dilini ve yazısını korumasıdır” diye cevap vermek gerekir.
      Yine diğer iddialara da yine Tarihçi yazar Sinan Meydan’ın Cumhuriyet Tarihi Yalanları adlı kitabından alıntı yaparak yanıt verelim:
      Alfabe değişikliğinin bizi bir gecede cahil bıraktığı iddiası ise bu iddianın sahiplerini mahcup edecek türden bir yalandır. Çünkü o zaman adama siz alfabe değişikliğinden önce (Osmanlı Dönemi) çok mu kültürlüydünüz? Eğitim sisteminiz çok mu moderndi? Halkınız harıl harıl kitap mı okuyordu? Hurafe bataklığında, çarpık dini yorumların girdabında debelenmiyor muydunuz? diye sorarlar ve şöyle devam ederler: “İleri miyidiniz? O zaman neden askeri, teknolojik, kültürel, hukuksal konularda Batı’nın çok gerisinde kaldınız? Madem ileriydiniz de neden en yüksek eğitim kurumumuz medreselerde 17-19. yüzyıllar arasında “don ve çakşır giymek”, “derslerde harita kullanmak” şeriata uygun mudur diye tartıştınız? İleriydiniz de neden “göklerin sırrını bilmek Allah’ mahsustur.” diyerek ilk rasathanenizi yıktırdınız? İleriydiniz de neden kız çocuklarını okutmuyordunuz? ileriydiniz de neden sanatta ve bilimde çağın çok gerisinde kaldınız? İleriydiniz de neden matbaayı 1727 gibi çok geç bir tarihte kullanmaya başladınız? Sahi halkınız kitap okumadığı, okuyamadığı için matbaayı getiren İbrahim Müteferrika’nın bastığı ilk kitaplar elinde kalmadı mı? Sonra da bu matbaa 200 yıl boyunca hiç kitap basmadan atıl durumda bekletilmedi mi? Osmanlılarda okuma yazma oranı erkeklerde %7 kadınlarda % 3 değil miydi? Hani siz 1928’de Atatürk’ün alfabe değişikliğiyle bir gecede “cahil” kalmıştınız..!

    1928’de Harf Devrimi yapıldıktan sonra Millet Mektepleri ve Halkevleri seferberliği sonunda 1935’te toplumun toplamda % 23’ü okuma yazma öğrenmiştir. Dolayısıyla 1935’te toplumun % 23’ü Yeni Türk Harfleriyle yazılan dedelerinin mezar taşlarını okumaya başlamıştır. Hesap ortadadır 600 yıl sonunda Osmanlı’da toplumun % 8’i , dedesinin mezar taşını okuyabilirken, üstelik bazı mezar taşları Osmanlıca’nın en ağdalı üslubuyla yazıldığından her Osmanlıca bilen bu mezar taşlarını okuyamazdı. Sizin anlayacağınız, Osmanlıda okuma yazma bilen o % 8’in iyimser bir tahminle ancak % 2’si, 3’ü dedesinin mezar taşını okurdu. Harf Devriminden sonra ise çok kısa bir sürede ( 7 yıl sonunda) toplumun % 23’ü dedesinin Yeni Türk Harfleriyle yazılmış mezar taşını okudu. Bu oran 1960’larda 
% 50’leri geçti.

   Sonuç olarak, bu devrimi gerçekleştiren insana bizim hakaret değil dua etmemiz gerektiğine inanıyorum.İslamın ilk emri olan '' OKU '' emri Atatürk sayesinde bu coğrafyada yeniden hayata geçmiştir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.